Çok zamandır yazmak istiyordum, aslında yazıyorum, ancak kendi kendime; tam annemin deyimi ile bir "ingıl-türk" endamı ile. İlk defa sınırlarımı zorlayarak bu terimden uzaklaşıp hislerimi tercüme etmeye çalışacagım Türkçe’ye.
Görende Amerika'da doğmuş büyümüş veya yabancı anne babanın çocuğu sanacak. Doğma büyüme İstanbul'luyum, sülalemin hepsi 100% Türk, hatta bir taraf Anadolu'lu, bir taraf Rumeli'li.. Köküme kadar Türk'üm.
Ortaokulumda ana dil İtalyanca idi, yani 10-14 yaşlarında italyanca öğrendim. İngilizce ise öğrenildi 14 yaşımdan sonra. Zaten o yaştan sonra öğrendiklerim pek de önemli degil.
Peki nereden geliyor bu ingilizce kendini ifade etmek? Neden kendimi daha rahat ifade ediyorum ana dilim olmayan bir dil ile?
Annem haklı, hayatım boyunca "ingıl-türk” 'çe konuşanları eleştirdim, şimdi de bak tükürdüğümü yalıyorum, hiç büyük konuşmamak gerek imiş.
Türkçe 600.000 den fazla kelimeden oluşuyormuş ve 25.000 den fazlasi günlük olarak kullanılıyormuş. Ingilizcede ise 500.000 civarı kelime varmiş ve 10.000 civarı aktif olarak kullanılıyormuş. Bana göre bir dilin zenginligi zaten kelime sayısındansa, kelimenin ifade edebildigi anlam ile ölçülmeli. Bunu düşünecek olursam bazen arada kalıyorum. Misal: frustration. Bu güne kadar Türkçe’ye çeviremediğim bir ingilizce kelime. Gene de eski Türkçesi ile, farsçası ile, yabancı dillerden katılan kelimeleri ile, Türkçe çok zengin ve anlamlı bir dil, peki o zaman ben niye böyleyim?
Ne dogru bir konu Verdacigim! Yine de biz Ingilizce kelime kullanmadan dilimizi konusmaya calisalim. Bir de su challenge kelimesi vardir.... Iste dilin girdigi darbogaz...
YanıtlaSil